Festivalde cinsiyetçi olmayan ve konusunu daha esnek bir dille anlatan filmleri seçtiklerini belirten Aktan, kadın sinemacılara ekipman desteği sağladıklarını ve atölye eğitimleri verdiklerini söyledi. Nihan Aktan, festival programı ve etkinliklerini röportaj sırasında anlatıyor.
Röportajı video olarak izlemek için tıklayınız... Cansu Yunus: Filmmor Festivali neden var? Kadınlar için ne ifade ediyor?
Deniz Nihan Aktan: Aslında Filmmor Festivali, Filmmor Kadın Kooperatifi’nin etkinliklerinden biri. Filmmor 2003 yılında kuruldu ve o günden beri yani 11 yıldır film festivali sürüyor. Zaten Filmmor, özellikle kadınların film üretmesine yardımcı olan bir kuruluş. Atölyelerle ve çeşitli etkinliklerle bu kadınlar için film çekim alt yapısını hazırlayan bir yer. Festivalde ise, dünyadan ve Türkiye’den filmlerini üretmiş, fakat herhangi bir yerde gösterme şansı bulamayan kadın yönetmenlerin filmlerini derliyor. Tabi bu filmlere vizyona girmiş, gişede başarı sağlamış filmlerde dahil. Bunun dışında da ticari gelir sağlayamayıp, iyi filmler olmasına rağmen genel kitleye hitap etmediği için gösterime çıkamamış filmler de festivalimizde var. Genelde filmler, son yıllardan. Fakat tema kategorileri olduğunda önceki yıllara ait filmleri de programa ekliyor. Şuanki erkek egemen sinemaya alternatif çok gösterilmemiş kadın sinemacıların filmlerini programa dahil ediyoruz. İçerik, teknik olarak cinsiyetçi olmayan ve daha esnekçi dille konularına değinen filmlerin de çekilebileceğinin mümkün olduğuna inandığımız için bu festival 11 yıldır devam ediyor.
D.N.A.: Sonuçta bu kurumda kendisini kendi imkanlarıyla döndüren bir kurum olduğu için, maddi destek sağlayamıyoruz. Ama çeşitli atölyelerimizdeki eğitimlere katılabilir ya da ekipman desteği alabilirler. Kadınlar buradaki kişilerle tanışıp vakit geçirebilirler. Bu durum, çekilecek filmin ekibini oluşturma konusuna yardımcı olabilir. Mesala ben buraya üç yıl önce geldim ve şuan istediğim zaman sokağa çıkıp, bir şeyler çekebileceğimin teknik bilgisi bende var. Bu olanağı da elinde bulundurmak ayrı bir şey. Çünkü kadın izleyiciler olarak, sadece filmi izlemekle yetiniyoruz. Çünkü film ekipmanları çok pahalı. Bu sebeple, ekipman almak bir avantaj. Kısa film bizim de festivalimizde önemli bir yerde. Kadınların kendisini çok iyi anlatma şansı bulamadığına inandığımız için bu festivali düzenliyoruz. Uzun metrajlı filmler, sektörün işleyişine uygun bir form taşıyor. Çoğu zaman anlatmak istediğini anlatan kısa süreli filmler varken uzun filmlerin olması bana garip geliyor. Festivalde de değinmek istediği konunun özünü anlatan yani kısa filmler var. Kısa filmleri, uzun metrajlı filmlere bir geçiş süreci olarak ta görmemek lazım. Bu yıl Türkiye’den 18 film var festival programında. Yarışma yapmıyoruz. Bunun yerine bu yıl ilk kez vereceğimiz, “Yarışma değil, Dayanışma” sloganlı bir ödül mevut. Bu ödülün adı; “Mor Kamera Umut Veren Kadın Sinemacı”. Türkiye’den festivale başvurmuş, daha yolun başındaki kadın yönetmenlerin desteklenmesi için küçük bir ödül.
C.Y.: Festivalin framanı ve afişi çok yaratıcı, etkileyici. Kimin fikri? Asıl anlatmak istediği nedir?
D.N.A.: Sonuçta bu kurumda kendisini kendi imkanlarıyla döndüren bir kurum olduğu için, maddi destek sağlayamıyoruz. Aynı zamanda konsepti üretmek te onlarda. Aslında konsepti belirleyen ana durum geçtiğimiz yılın feminist gündeminde en çok tartışılan olaylar. Yani reklam ajansında veya Filmmor’da çalışan kişiler belirlemiyor. Geçen sene de kürtaj tartışmaları çoktu. Kürtaj hakkı elimizden alındı. Bedenimiz üzerindeki hiçbir hakkımızın olmayışı yani görmezden gelinme durumu. Tanıtım filminde daha çok kategorik şekilde, “Oya da oradaydı. Gülsüm de oradaydı.” diyerek anlatılıyor. Yani görmezden gelinip, orada olma hali. Yok sayılma durumu hepimizin başka başka şekillerde yaşadığı olay. Sanki dışarıdaki bir kadını festivale çağırmıyoruz da, aslında hepimiz fragmandaki kadınlarız. Hepimizin festivali diye düşünmeyi seçtik.
C.Y.: Her yılın konsepti farklı değil mi? Bir yıl töre cinayetleri diğer yıl kürtaj. Ama sanki bu yılın konsepti karma gibi… Yanılıyor muyum?
D.N.A.: Neyin üzerinde durduğumuzdan ziyade feminist bir iş yapıyoruz. Festivalin konusunu, “Bizi bu yıl ne için mücadele ettik? Bizi en çok ne etkiledi?” diye sorup, buluyoruz. Bir sene namus cinayetleri çok artmıştı. Biz festival konusunu böyle seçtik.
C.Y.: Size festivalde kaç film başvurdu ve siz kaç tanesini gösterim için seçtiniz?
D.N.A.: Tahmini olarak 300-400 civarı film başvurdu. Başvuranlar arasından 51 tane film gösterime girdi. Aynı zamanda filmleri alırken tarama yapıyoruz.
C.Y.: Özellikle filmleri neye göre belirlediniz? Mesajına, tekniğine mi yoksa sizin konseptinize uyup uymadığına mı bakıyorsunuz?
D.N.A: Kadınlarla ilgili birşeyleri işlemesi bir etken ama her filmin böyle olmasına da gerek yok. Öncelikle bir değerlendirmeye alıyoruz. Bazen anlatım aşamasında güzel anlatmış ama tekniğinde birtakım sıkıntılar var. Onları gösteremiyoruz. Açıkçası, içimizden gelmiyor. Daha güzel filmler çekilsin istiyoruz.
C.Y.: Ya konular…
D.N.A: İyi çekilmiş, derdini net anlatan, cinsiyetçi temsil içermeyen ve dili politik olarak sağlam olan filmlere yer veriyoruz. Konuyu baz olarak almıyoruz. Yani II. Dünya Savaşı’nı anlatan bir film de olabilir. Odağına kadını almasa bile anlatmak istediği mesajı vermiştir. Rahatsız edici anti-feminist bir şey yoksa, senaryosu iyiyse zaten festivalde yer vardır.
C.Y.: “Bu festivalde kesinlikle bu fimi veya etkinliği kaçırmayın.” dedikleriniz…
D.N.A.: Diana Nacke’nin Benim Özgürlüğüm Senin Özgürlüğün filmini kaçırmayın. Nacke de festival konuğumuz olarak gösterimlerimiz de aramızda bulunacak. Yine tercihlerim arasında İsveç’ten festivale katılan Pernilla August’un Ötesi filmi ve Alexandra-Therese Keining’in Kalbimin Her Atışında filmi. Türkiye’den de dünyadan da kısa film seçkilerini seviyorum. Belgesel türündeki filmlerde ise, “Bana Kuchu De” beni çok etkiliyor. “Su Çocukları” filmi de yine iyi bir öneri. Yeşim Ustaoğlu ve Doris Dörrie de kaçırılmaması gereken önemli toplu gösterimler. Kürtaj bu senenin baş konusu olduğu için “Bedenimiz Bzimdir” diye bir bölüm var. Burada daha çok kürtaj, bekaret, kadın bedeni üzerine tartışmalar yapan filmler var. “Cinsiyetler” ve “Kendine Ait Cüzdan” bölümleri mevcut. “Cinsiyetler” bölümü cinsel kimliği konu edinirken, “Kendine Ait Cüzdan” ise kadının da kendisine ait bir cüzdanının olabilmesiyle ilgili filmleri kapsıyor. “Kadınların Sineması” bölümünde ise Türkiye’den ve dünyadan kısa ve uzun metraj filmleri derledik. Amerika’da kadın sinemacıları destekleyen Women Make Movies’ın 30. yılında düzenlediğimiz ortak seçki, bu sene Women Make Movies’ ın 40. yılını kutlamasından dolayı yine ortaklaşa bir seçki düzenledik.
C.Y.: Ya etkinlikler…
D.N.A:Yeşim Ustaoğlu’nun bir buluşması gerçekleşecek.Ona katılınabilinir. Onun dışında yurtdışından “Benim Özgürlüğüm Senin Özgürlüğün” filminin yönetmeni Diana Nacke, “Basamakları Çıkmak”, “Yapım Aşamasında” gibi filmlerin yönetmenleri Filmmor izleyicisiyle buluşacak. Sadece kadınlar için, beden atölyesi düzenlenecek. “Hazzın erkek egemen kurgusuna karşı kendi bedenimizi tanıyor muyuz?” sorusuyla yola çıkmış bir atölye. Cinsel konuları kadınların konuşamıyorlar. Bu atölyede kadınları bir araya topluyarak hazırlanmış bir ortam sunuyor.
C.Y.: Son dönemde şiddet görmüş kadınlarla ilgili birçok proje düzenleniyor. Özellikle 8 Mart günü için yapılan ünlülerin dövülmüş kadın makyajları hakkındaki sizin ve Filmmor’un düşüncelerini merak ediyorum.
MÜTHİŞ BİR ÇALIŞMA CAN-I GÖNÜLDEN TEBRİK EDİYORUM
YanıtlaSil